Social Icons

.

18 Ekim 2013 Cuma

Pitan Kitabı Geniş Özeti

Pitan ( Özgür Kurtuluş )





Yazar: Özgür Kurtuluş
Yayın Evi: Tudem Yayınevi

Tanıtım Yazısı
Biri Türk diğeri Yunan, komşu iki dost ve iki aile, çocuklarının aralarındaki çekişmeyi ortadan kaldırmak amacıyla onları arkeoloji  kampına göndermeyi kararlaştırır... ve çocuklar kendilerini Zeytindağı'ndaki Altın Zeytin Küpü'nün peşinde, büyüleyici bir serüvenin içinde bulurlar.

Özet
Özet Yazarının Adı: Barış Ö.
Bilgisayara İndirmek İçin Tıklayın

GENİŞ ÖZET VE AYRINTILI ANLATIM
PİTAN KİTAP ÖZETİ
     Komşu olan Türk iki kardeş Murat ve Zeynep , Yunan iki kardeş Theodor ve Helena aralarında sürekli kavga ediyorlarmış. Zeynep 8 yaşındaymış. Elinden hiç bırakmadığı bir oyuncak kuzusu varmış. Murat'ın da çok sevdiği topacı varmış. On iki yaşındaymış. Boyu yaşıtlarına göre uzunmuş. Çoğu zaman kendinden emin ve akıllıymış. Theodor dokuz yaşında bir erkek çocuğuymuş. Annesi ve babası daha küçükken oğlunun ne kadar zeki olduğunu fark etmişler. Kendi yaptığı bir robotu varmış Büyüdüğünde daha iyi bir robot yapmak istiyormuş. Theodor'un ablası Helena on iki yaşındaymış. Boyu yaşıtlarını kıskandıracak kadar uzunmuş. Atletik bir vücuda sahipmiş. Erkekler kadar cesur, gözü pek bir kız çocuğuymuş.
     Bu dört çocuğun aileleri çocuklarının anlaşamadığından çok üzülüyormuş. Türk aile Necdet Karaman ve Nevbahar Hanım, Theodor ve Helena'nın ailesi Adonis ve Salmakis Kaikos'u evine davet etmiş ve bu duruma bir çözüm aramaya başlamışlar. Akıllarına bir fikir gelmiş. Onları bir yaz kampına göndermeye karar vermişler.
     Necdet Bey, İzmir yakınlarında bir arkeoloji kampı olduğunu duymuş ve çocuklarını o kampa göndermeye kadar vermişler.
     Kampta, Mustafa Ağabey onlara rehberlik yapacakmış.
     Mustafa, çocukları bir köye götürmüş. Orada yemek yemişler. Akşam olunca kamp ateşi etrafına dizilip Mustafa Ağabey'in anlattığı hikayeyi dinliyorlarmış.
     "Çok uzun yıllar önce bütün ülkelerin halkları bir arada mutlu bir şekilde yaşarmış. Kara parçaları henüz o zamanlar denizlerle ayrılmamış. Mutsuzluk, yoksulluk, kavga, düşmanlık gibi sözcükler o zamanlar onlara çok yabancıymış.Kimse kimseyi üzmez zor durumda kalanlara her zaman yardım ederlermiş. Bu mutluluğun kaynağı büyük bir dağdaki içi zeytin dolu altın küp olduğuna inanırlarmış. Bu dağ Zeytindağı'ymış. Tapınağın ismi ise Zeytin Tapınağı'ymış.
     Altın Zeytin Küpü, Zeytin Tapınağı'nın içinde gizli bir odadaymış. O oda yılanlar tarafından korunuyormuş. Bu mutluluk zeytin dolu Altın Küp'ün güvenli bir şekilde korunmasına bağlıymış.
     Ancak bu mutlu günler kısa sürmüş. Göle Yüzler adı verilen kabile, bu tapınağı ele geçirmeyi planlıyormuş. Böylece bütün dünyaya hükmedebileceklerini düşüyorlarmış. Gölge Yüzlerin lideri Zakam, etrafına dehşet saçan korkunç bir görünüşe sahipmiş. Zakam ve adamları zeytin dağının koruyucularını etkisiz hale getirmişler ve Altın Küpteki zeytinleri bir çuvala doldurmuşlar. Bütün kabile yıkılmış. Zakam'ın adamlarından birkaçı duvarın altında kalarak can vermiş. Bu sarsıntının kuvvetiyle yeryüzündeki karalar birbirinden ayrılmaya başlamış.
     Tapınağın yıkılması yeryüzündeki barış ve adaletin bozulmasına neden olmuş. Altın Küp'ün içi yedinden doldurulursa tekrar eski güzel günlere dönebilirlermiş."
     Sabah yine Mustafa Ağabey'in çaldığı düdük sesleriyle uyanmışlar. Mustafa Ağabey onları bir müzeye götürmüş. Gruptan ayrılmamalarını söylemiş. Mustafa ve çocuklar düzenli bir şekilde müzeyi dolaşırken, Murat'ın dikkatini küçük bir oda çekmiş. Kapısının önü kırmızı bir kadife ile kuşatılmış. Ziyaretçilerin girmesi istenmiyormuş. Ağabeyinin sıradan ayrıldığını görünce Zeynep, onu izlemeye karar vermiş. Murat kapının önüne geldiğinde odanın içinde kocaman taş bir tabut görmüş. Zeynep odada ne olduğunu merak ediyormuş.
Murat, kırmızı kuşağı kaldırıp altından geçmiş. Tabuta doğru ilerlemiş. Tabutta hayvan resimleri varmış. Murat adeta hipnotize olmuş. Murat'ın bu tavrı Zeynep'i çok korkutuyormuş. Murat, acaba bu kimin mezarı diye düşünüyormuş. Neden ziyaretçilerin rahatça görebileceği bir yerde saklanmıyordu ?
      Tabuttaki şekillerin arasında bir boşluk hissetmiş. Sadece serçe parmağı girebiliyormuş. O delik belkide tabutu açar diye düşünüyormuş. Ancak tabut, bir duvar kadar sessiz ve hareketsizmiş.
     Bir süre sonra tabuta olan ilgisini kaybetmiş ve odadan çıkmak için harekete geçmiş. Arkasını döner dönmez bir ses işitmiş. Yavaş yavaş tabutun kapağı açılıyormuş. Nihayet kapak açılmıştı. Odanın ışığı tabutun içini aydınlatmaya yetiyormuş. Murat tabutun içine bakmış ve bir mumya olduğunu fark etmiş. Bu kimin mumyası diye düşünmeye başlamış. İlk önce "Pitan" diye düşünmüş. Ama tabutun üzerinde bir yılan resmine rastlamamıştı. Artık Zeynep'le birlikte diğer çocukların arasına katılmayı düşünmüş. Bir anı olması için mumyadan bir bez parçası koparmış. Zeynep'e doğru yürümeye başladığında tekrar tabut kapanmaya başlamış. Kapının yanına geldiğinde son bir kez bakmak için arkasına döndüğünde bir çift kızıl gözün parladığını görmüş. Kısa süre sonra tabut tümüyle kapanmış. Zeynep'e gözleri gördüğünü sormuş. Zeynep görmemişti. Belkide bir göz yanılması diye düşünmüş. Zeynep'le birlikte diğer çocuklara yetişmeye çalışmışlar. Zeynep'in sorduğu soruları baştan savma cevaplamaya çalışmış. Mumyadan kopardığı kumaş parçasını sımsıkı tutuyormuş.
     Müze gezisi, Mustafa Ağabey'in sandığından daha uzun sürmüş. Neredeyse öğlen oluyormuş. Daha gezecek çok yer varmış. Çimlerle kaplı bir alanda piknik yapmışlar.
     Havanın kararmasıyla tekrar minibüse doluşmuşlar. Murat'ın aklına müzedeki görüğü mumya aklına gelmiş. Bunu birine bahsetmeli miydi? Ömür boyu saklayacak değildi ya? Birilerine anlatmalıydı. Böylece daha fazla bilgiye sahip olabilirmiş. Sonra aklına kırmızı gözler gelmiş. Gerçek olabilir mi diye düşünüyormuş. Gözleri ona bir oyun oynamış olmalıydı. Helena ve Theodor'la konuşmaya karar vermiş.
     Akşam yemeğinden sonra Mustafa, Büyük Efsaneler Kitabı'nı tekrar eline almış. Yine o akşam bir öykü okumuş. Hikayenin adı Basan ve Tepegöz'müş. Murat, Helena'nın yanına gelerek akşam çadırda yatmamalarını söylemiş. Helene Murat'ın bu tavrına çok şaşırmış. Başını sallayarak Murat'ın söylediği şeyi onaylamış.
     Öykü bittiğinden sonra çocuklar çadırlara dağılmış. Kampta sadece dört kişi uyumamış. Murat ve Zeynep, Helena ve Theodor'un yanına gitmek için herkesin uyumasını beklemişler. Theodor ablası kadar meraklı değilmiş. Çantasından çıkardığı robotu Robi'yle oynuyor ve nelerini değiştirebileceğini düşünüyormuş.
     Murat herkesin uyuduğundan emin olduktan sonra Zeynep ile birlikte sessizce çadırdan çıkmışlar ve Helena ve Theodor'un çadırına varmışlar. Murat hemen konuya girmiş. Müzede olan bütün olanları anlatmış. Helena, bu dediklerine inanmadığını söylemiş ve Murat mumyadan kopardığı kumaş parçasını göstermiş. Helena ikna olmuş. Theodor, kısa bir sessizliğin ardından Zeytindağı'nın buralara yakın olduğu aklına gelmiş. Kimse Helena'nın neden bahsettiğini anlamamış. Helena bu olanlarla ne ilgisi olduğunu sormuş. Çok ilgisi olduğunu ve Murat'ın gördüğü o mumya, Zakam'a ait olduğunu söylemiş. Murat, Zeynep ve Helena çok şaşırmış. Büyük Efsaneler Kitabı'nda Zeytindağı'nı gösteren haritalar olduğunu ve o haritalara bakıldığında Zeytin Dağı'nın buraya yakın olduğu çok mantıklı geldiğini söylemiş.
     Murat bu söylenenlere ikna olmamış. Theodor, kaç kişinin gözleri kırmızı olabilir demiş. Bu soru hepsini şaşırtmış. Murat ise itiraz ederek, ben kırmızı gözlü bir mumya görmedim. Sadece mumyanın gözlerinden kırmızı bir ışığın çıktığını zannettiğini söylemiş. Theodor, olabilir diyerek sözüne devam etmiş. O mumyanın belkide yıllar önce ölen Gölge Yüzler kabilesinin lideri Zakam'ın mumyası olabileceğini ve buda Zeytin Dağı'nın bu bölgede olduğunun en büyük kanıtı olduğunu söylemiş.
     Helena'nın birden aklına babasının anlattığı bir hikaye gelmiş ve anlatmaya başlamış. Tarih önceki çağlarda büyük bir deprem olmuş. Bu depremin sonucunda karalar birbirinden ayrıldığını ve belkide deprem, Zeytındağı'ndaki tapınağın yıkıldığı sarsıntı aynı zamanda olduğunu söylemiş.
      Murat, eğer Zeytindağı bu bölgedeyse muhtemelen Altın Zeytin Küpü de aynı bölgede bulunduğunu bekliyormuş.
     Murat heyecanla, bunu yapabiliriz, Altın Küp'ü bulabiliriz diyerek söze atlamış. Theodor Mustafa Ağabey'in buna izin vermeyeceğini söylemiş. Murat, izin isteyen kim ? Büyük Efsaneler Kitabı'nı da alıp gideriz, diyerek sözünü kesmiş. Kamptan kaçmaya karar vermişler.
     Sabah her zamanki gibi Mustafa Ağabey'in çaldığı düdükle uyanmışlar. Bir köye gitmişler. Orada yemek yemişler. Gitme zamanı gelince çocuklara, içinde çeşitli yemekler olan küçük çıkınlar dağıtmışlar. Oradaki çocuklarla vedalaşıp ağır adımlarla gitmişler.
     Çok yorulmuşlar. Mustafa bu kez hikaye anlatmayacakmış. Hemen çadırlarındaki yataklarına dönmüşler. Bu yüzden Theodor, kitabı Mustafa Ağabey'in çadırından almaya karar vermiş. Herkesin uyuduğundan, emin olduktan sonra Mustafa'nın çadırına girip kitabı almış.
     Zeynep kuzusunu, Murat topacını, Theodor robotu Robi'yi, köyde dağıtılan çıkınları ve Büyük Efsaneler Kitabı'nı alıp özenle çantalarına koymuşlar.
     Sabah kimse uyanmadan yola koyulmuşlar. Biraz yürüdükten sonra karşılarında büyük bir labirent görmüşler. Arkalarındaki kardeşlerini unutup Murat ve Helena, labirente girmişler. Theodor ve Zeynep dışarıda bir süre bekledikten sonra dayanamayıp onlar da labirente girmişler.
     Murat ve Helena bir odaya girdiklerinde kendilerini bir ağacın dalında otururken bulmuşlar. Daldan inmişler. Orada 3 tane güneş varmış. Tıpkı bir resmin içine girmişler. Yer çok yumuşakmış. Daldan inip bir şekilde oradan çıkıp tekrar labirentlere gelmişler. Uzun aramalardan sonra Theodor ve Zeynep'i bulmuşlar. Onlara olanları anlatmışlar.
     Bir süre sonra karşılarında büyük bir horoz görmüşler. Onun geçiş bekçisi olduğunu öğrenmişler. Zeytin Dağı'na gittiklerini söyleyerek nasıl gidecekleri hakkında bilgi istemişler. Horoz geçidi koruduğunu, yardım edemeyeceğini söylemiş. Ne geçidi olduğunu sormuşlar. Öte Yaka'ya açılan kapı olduğunu söylemiş horoz. Uzun konuşmalardan sonra horoz gözden kaybolmuş. Herkes Murat ve Helena'nın gittiği yerin Öte Yaka olduğunu anlamış. Ama nasıl gittikleri hakkında en ufak bir fikirleri bile yokmuş. Oraya tekrar gitmeye çalışmışlar.
     Murat, Büyük Efsaneler Kitabı'nda Öte Yaka'ya gitmek için bir ipucu olabileceğini düşünmüş. Kitabı açmış. Kitapta bir formül görmüşler. Bu formül:
Kara Taş +3 Kuzey +2 Doğu +7 Güney +1 Batı
Kara bir taş aramışlar. Taşı bulmuşlar, formüldeki yönleri izlemişler ve Öte Yaka'ya gelmişler.
     Bir yerde kamp kurmuşlar. Murat yemek bulmaya gitmiş. Patatese benzer bir bitki bulmuş. Bitkiyi Helena'ya göstermiş. Pişirmek için ateş yakmışlar. Büyük bir el ateşi söndürmüş. Bu kocaman bir dev anaymış. Dev ananın iki tanede oğlu varmış. Biri sarı saçlı diğeri beyaz saçlıymış. Dev ana çocukları saçına saklamış. Çocuklar dev ananın saçındaki büyük, korkunç bitten kaçmışlar. Dev ana çocukları, oğullarıyla tanıştırmış. Dev ananın oğulları çocukları Al Köy, Mor Köy'e götürmüşler. Al sakallı ve mor sakallı dedelerin evine gitmişler. Orada yemek yemişler. Karınları doyunca olan biteni anlatmışlar. Devlerin getirdiğini söylemişler. Zarar verip vermediğini sormuşlar. Devler dedelerin hep karpuzlarını yağmaladıklarını söylemişler. Devlere karpuz yetiştirmeyi öğretebileceklerini söylemiş Theodor. Dedeler bu teklifi kabul etmiş. Karpuz tohumlarını bir çuvala koyup devlere götürmüşler. Devlere nasıl yetiştirildiğini anlatmışlar. Dedeler köyü devlerden kurtardıkları için teşekkür etmiş.
     Dedeler, çocuklara, Zeytin Dağı'na giden yolun Sırlar Ormanı'ndan ve Sırlar Ormanı'ndaki Kayıp Deniz'den geçtiğini, Kayıp Deniz'inde nerede olduğunu kimsenin bilmediğini söylemiş. Sırlar Ormanı'na gitmek içinde ırmağın kaynağına ulaştığınızda Sırlar Ormanı size kendini gösterecek demiş. Al sakallı dede kiraz ağacından yapılmış  yeşil bastonunu Murat'a vermiş. Artık yola koyulmuşlar.
     Irmağın sonunda küçük bir kulübe varmış. Oraya girmişler. Kulübenin içindeki masanın üstünde bir kitap duruyormuş. Büyük Efsaneler Kitabı'yla bire bir aynıymış. Sonra kapıdan biri girmiş. Adı Zeus Amca'ymış. Annesi ona yaşına göre olgun davrandığı için tıpkı bir küçük amca olarak görüyormuş. Bu yüzden ona "Amca" ismini vermiş.
     Neden kulübesine girdiklerini sormuş Zeus Amca. Ona doğruyu söylememişler. Sırlar Ormanı'nı aradıklarını, orada gezeceklerini söylemişler. Zeus Amca Murat'ın elindeki bastona karşılık Sırlar Ormanı'nın yerini söylemeyi teklif etmiş. Murat biraz düşündükten sonra teklifi kabul etmiş. Zeus Amca Sırlar Ormanı'nın giriş kapısı göstermek için bir dolaba doğru yönelmiş. Dolabın arkasını göstermiş. Sırlar Ormanı'nın giriş kapısından içeri girmişler. Zeus Amca, gezilecek bir yer olmadığını, çıkmalarını söylemiş. Çocuklar bu teklifi reddetmiş.  Zeus Amca geri gitmiş. Çocuklar Kayıp Denizi aramaya başlamış.
     Bir süre yürüdükten sonra üzerilerine bir ağ düşmüş. Sonra Karanlık Yüzler gelmiş. Ağdan çıkmaya çalışmışlar. Sonra Zeus Amca gelmiş. Elindeki bastonla bütün Karanlık Yüzler'i kovmuş. Çocukları ağdan çıkarmış. Çocuklar teşekkür etmiş. Ona artık güveniyorlarmış. Zeus Amca'ya Zeytin Dağı'na gitmeye çalıştıklarını söylemişler. Zeytin Dağı'na gitmek için Kayıp Deniz'den geçileceğini öğrendiklerini söylemişler. Zeus Amca orayla ilgili bir şey bilmediğini söylemiş. Hep birlikte aramaya başlamışlar. Göle Yüzler bu sefer kararlı bir şekilde tekrar gelmiş. Hepsi bir yana dağılmış. Murat Zeynep'in elinden uzaklaşmış. Theodor ve Helena birbirlerini kaybetmişler.
     Helena biraz yürüdükten sonra karşısında bir kuyu olduğunu görmüş. Arkasına bakmış. Sislerin arasından birinin geldiğini görmüş. Gelen Zeus Amca'ymış. Helena ona, o gölge yüzlerden biri geldiğini sandığını söylemiş. Zeus Amca "YANILMADIN" cevabını vermiş. Ben sıradan bir Göle Yüz değil, ben Gölge Yüzler'in lideri Zakam'ım ! Helena hem çok korkmuş hemde çok şaşırmış. Zakam hemen Kayıp Deniz'in yerini söylemesini istemiş. Yoksa kedisi Nestör'ü saldırtacağını söylemiş. Helena, bilmiyorum cevabını vermiş. Zakam, yalan söylüyorsun demiş. Sesi Sırlar Ormanı'nda yankılanmış. Helena çığlık atmış. Theodor, Murat ve Zeynep çığlığın geldiği yöne doğru gitmişler. Helena'yla Zakam'ı görmüşler. Yanına gitmişler. Dört çocuğun etrafını Zakam ve Gölge yüzler sarmış. Zakam'ın gözünden kırmızı ışıklar geliyormuş. Murat, müzede gördüğü mumyanın Zakam'ın bedeni olduğunu anlamış. Çocuklar Zakam olduğunu anlamıştı. Zakam, Helena'yı Dipsiz Kuyu'ya atmış. Kayıp Deniz'in yerini söylemezseniz, sizi de atarım demiş.
     Helena kısa bir düşüşten sonra yukarı doğru yüzmeye başlamış. Kısa bir yüzüşten sonra karşısında Kayıp Deniz duruyormuş. Helena yukarıya doğru Kayıp Deniz burada diye bağırmış. Zakam, çocuklar ve birkaç Gölge Yüz ile aşağı inmiş. Yıkarı doğru yüzdükten sonra Kayıp Deniz'i görmüşler. Yürümeye başlamışlar. Zeytin Dağı'na gelmişler. Altın Küp'ün tapınakta olduğunu düşünmüşler. Zakam çocukların zeytin toplamalarına izin vermemiş. Nihayet tapınağa gelmişler. Zakam bir ayna görmüş. Aynaya elini sokmuş ve altın küpü çıkartmış. Çocuklar çok üzülmüş. Yukarıdan yılanlar düşmeye başlamış. Zakam ne olduğunu anlamamış. Sonra uzun bir yılana sarılarak yere doğru bir kadın inmiş. Bu "Pitan"mış. Küpün gerçek koruyucusu oymuş. Zakam bunu hiç beklemiyormuş. Pitan Zakam'a "Altın Küpü'nü ele geçirmeyi şimdiye kadar başaramadın. Emekli olmanın zamanı gelmedi mi" diye sormuş. Zakam "asla" demiş. Pitan zaten hiç vazgeçmeyeceğini biliyormuş. Zakam'ın ruhu ölümsüzmüş. Zakamı ve Gölge Yüzler'i serbest bırakmış. Aynaya girerek gözden kaybolmuşlar.
     Pitan çocuklarlar konuşmaya başlamış. Buraya neden geldiklerini bildiğini söylemiş. Huzur ve mutluluğu getirmeyi başardıklarını, bütün insanlar için değil ama kendiniz için yaptıklarını söylemiş. Altın Küp'ü işaret ederek, onun sadece bir simge olduğunu, kalplerinin simgesi olduğunu, bu yolculuk sırasında zeytinleri Altın Zeytin Küpü'ne yani kalplerine yerleştirdiklerini söylemiş. Bu yolculuktan önce hep kavga ettiklerini hatırlatmış. Şimdi ise sevginin ve barışın ne demek olduğunu anladıklarını söylemiş.
     Uzun konuşmalardan sonra Pitan çocuklara gidip gitmemek istediklerini sormuş. Hepsi gitmek istediğini söylemiş. Gözlerinizi kapatın, demiş Pitan.

     Pitan elini havaya kaldırarak parmağını şıklatmış ve kamp düdüğünün o keskin sesiyle uyanmışlar.

3 yorum:

 

Crazy Yazar - Barıs Öktem

Crazy Yazar - Hiçbir Hakkı Saklı Değildir

Crazy Yazar - Barıs Öktem

Crazy Yazar - Hiçbir Hakkı Saklı Değildir